4 Mart 2015 Çarşamba

Mehmet Ali Gül

Her şey bundan tam 1 yıl önce başladı. Aslında tam 1 yıl önce bir bitişin başlangıcı yaşandı. Birileri bana sen seneye zayıflayacaksın 80-90 kilo vereceksin deseler güler geçer dikkate almazdım. Ama hayatta imkânsız diye bir şeyin olmadığını, istenilince her şeyin üstesinden gelinebileceğini yaşayarak daha iyi algıladım. 04.03.2014 tarihinde ameliyat masasına iki kişilik yatan benin, birini masada kalması inanın çok sevindirici . 
Buradan o ameliyat masasında kalan eski ben’e yani kilolarıma sesleniyorum;
‘’Seni hiç özlemiyorum ve özlemeyeceğim, dilerim ki bir daha seninle karşılaşmayız, senin beni terk etmeye niyetin yoktu ama hayat seninle hiç yaşanılır bir hal almadı, sensiz hiçbir yere gidemiyordum zaten sensiz hiçbir yere giremiyordum ki sığamıyordum gittiğim yerlere. Bırak seninle bir yere gitmeyi seninle uyuyamıyordum bile gece uykumda ölecekmiş gibi olmak , sağdan sola dönememek , boğuyordun resmen. Seninle geçirdiğim en güzel zaman yemek yemek diye düşünürdüm ama meğerse onlarda yalanmış dost görünümlü bir şeytanmışsın o lokmaları ben değil hep sen yemişsin aslında ne kadar aç kalmışım ben yemek yemeğe su içmeye sağlıklı beslenmeye .
Her şey senin yüzünden geldi başıma doğru düzgün bir hayatım olamadı senin yüzünden, arkadaş çevrem,sosyal hayatım,özel hayatım kapkaranlıktı seni gören yaklaşmıyordu yanıma yaklaşamıyordu.Seninle geçirdiğim zamana yazıklar olsun.
Hey Sen Eski Ben..!
Doğumduğumdan beri benimle savaşıyordun, Hayatıma, yaşantıma her şeyime engel oluyordun çocukluğumu aldın benden ama olsun, Savaş ARTIK BİTTİ .Gençliğimi ve Bundan Sonra ki Ömrümü Senin Zehir Etmene Müsaade Etmeyeceğim. BU SAVAŞI BEN KAZANDIM VE ZAFER ÖMÜR BOYU SÜRECEK.’’
Dostlarım ; Bugün Esas Mehmet Ali’nin yani benim yeniden doğduğum gündür. Bana Bu Günleri Gösteren ALLAH (C.C.) sonsuz şükürler olsun. Bugünleri yaşamama vesile olan ameliyatımı başarıyla gerçekleştiren Doktorum Metin KARADENİZ’e, bu süreçte bana yol gösteren destek veren başta Komşularımız Abim ve Ablam Yusuf-Gülşen PEKGÜLEÇ’e benden desteklerini esirgemeyen Aileme ve Tüm Dostlarıma Son olarakta Bundan Sonra Hayatımda Bana Destek Olup Yarenlik Edecek Biriciğime Mide Aşkım Zeynebim’e SONSUZ TEŞEKKÜR EDİYORUM.
İYİ Kİ VARSINIZ SİZLERLE BİRLİKTE HAYATA YENİDEN MERHABAAA

4 Ocak 2015 Pazar

Ömer Erim Altınel


Biraz uzun olacak ama merak edenler olabilir diye detaylara geçiyorum:
Ameliyathaneye girdik ve anestezi başladığında, mavi kenarlı bir maskeden derin derin nefes almamı istediler (o arada diğer anestezikler enjekte edilmişti sanırım). İkinci nefesten sonrasını hatırlamıyorum. Kısa (zannettiğim) bir süreden sonra hoş bir bayan sesi (kim olduğunu hala merak ediyorum) mavi kenarlı bir maskeden derin derin nefes almamı söyledi. Bayılmadığımı hala anestezinin devam ettiğini sanarak "daha bayılmadım mı" diye sordum sanırım. O da bana ameliyatın bittiiğini post-op odasında olduğumu söyledi. Ne zaman başladı ne zaman bitti?
Narkozun etkisinden kurtulma süreci biraz sarhoşluk gibiydi ama yanımda benimle yatan arkadaşlarla sohbet edebiliyorduk. Ara sıra kaldırıp bizi yürüttüler, sabah olunca da odamıza aldılar. Sonrası ise, dediğim gibi otel hayatına benziyordu. Kullanılan ilaçlardan mı yoksa başka bir şeyden mi bilmiyorum ama ağrım sızım olmadı. Yemek hiç aklıma gelmiyor, aç kesinlikle değilim. Yani tahammül etmek ya da mücadele etmek zorunda olduğum bir his yok. Aç ya da tok olmak arasında bir fark yok. İçtiklerim fazlasıyla yetiyor. Ameliyat olalı 3 gün oldu, açık çorbalar su ve meyve suyu fazlasıyla doyuruyor.

Bu arada sürecin bu kadar iyi geçmesinde, herkesin emeği büyük tabii ki. Öncelikle yaptıkları kelimelerle anlatılmayacak Metin Karadeniz elbet (keşke benim için anlamını kelimelere dökebilsem. Bunu sadece kuru bir teşekkür olarak görmeyin lütfen, gerçekten ifade edemiyorum). Daha sonra durumumu sürekli kontrol eden, benim ilaçlarımı zamanında alabilmem ve hayati ölçümlerimi (tansiyon nabız vb.) zamanında yapabilmek için geceleri uykusuz kalan ama buna rağmen sürekli tebessüm eden hemşirelere (zaten görevleri demeyin, gerçekten zor iş), gündüzleri sürekli benimle ilgilenen, hastane idari ve sağlık personeline (bilhassa sedefli pembe ojeli kat hemşiremize ki bu ojenin yakıştığını kendisine de söyledim), odamı pek çok kez kaldığım otel odalarından daha temiz tutan temizlik personeline, gecenin bir vakti canım sıkıldığında, acilin önünde sohbet ettiğimiz güvenlik görevlilerine, bana refakatçilik yapan canım aileme ne kadar teşekkür etsem az. Hepinizle yeni hayatımda mutlu günler göreceğimize inanıyorum Çok ama çok teşekkür ederim.

Yıldız Öntürk


Operasyon olalı tam 1 yıl oldu. Hayatımda o kadar çok şey değişti ki, sanki obez olarak son 10 seneyi ben geçirmedim gibi geliyor bazen. Eski resimlerime baktığım zaman o anki ruh halimi anımsıyorum. Yaşamaktan bıkkınlık gelir ya insana, hani hiçbir şeyden zevk almazsın. Sadece yaşamak için yaşarsın. Hayatındaki en basit şeyler sana o kadar zor gelir ki ; 10 dakikalık bir yürüme mesafesi senin gözünde öyle bir büyür ki , kalp çarpıntısından ölüyorum sanırsın. Mesela en büyük korkum yere düşmekti. Çünkü düşerken kontrolü sağlamak o cüsseyle hiç kolay olmuyor. Rahat bir uyku bile uyuyabildiğimi hatırlamıyorum. Uyurken de sürekli uykudan uyanırdım çünkü vücut ağrılarım beni uyutmazdı. Ağrı kesici içmeden uyuyabildiğim çok nadirdi. Malum kilolardan sırt, bel, bacak ağrıları hiç eksik olmuyordu. Bunlar sadece fiziksel sorunlardı işin birde psikolojik yönü vardı ki en ağırı da buydu; en yakınlarının bile seni alay konusu etmekten çekinmeyip yemek yerken dahi 'az ye, sen şişmansın' gibi bir cümleyi pat diye söyleyiverip, lokmayı boğazına diziverir. Onlara sorarsan senin iyiliğin içindir bu. İnsanı gerçekten her şeyden soğutan bir şeydir patavatsızca rencide edilmek. Sosyal hayatta, havuzda, denizde hoş olmayan ve aşağılayıcı espriler ile psikolojini alt üst etmeleri, gittiğin eğlenceden bile zevk alamamak, üstüne psikolojin yerle bir olmuş bir şekilde geri dönmek ise depresyona sokar insanı. Obez olmadan önce çok iyi dans edebilen biriyken obez olduktan sonra bütün kıvraklığımı ve dans yeteneğimi kaybetmek benim gibi dansı çok seven biri için tam bir yıkım oldu. Bunun yanında uzun süredir beni görmeyen arkadaşlarımla buluşmaya gitmeye hep çekinirdim çünkü onlar beni zayıf halimle hatırlarlarken oysa ben eski halime göre 40 kilo almış ve neredeyse iki katım gibi bir fiziğe sahip olmuştum. Kim bilir bana neler diyecekler, ne espriler yapacaklar veya patavatsızca 'sen ne oldun böyle' deyiverecekler ve ben bir anda ne diyeceğimi şaşırıp baka kalacağım. Bu yüzden arkadaşlarımla veya akrabalarımla bile görüşmeye çekinir, yalnızlığı tercih eder, görüşmemek için bahaneler bulup, kendimi bile bu bahanelere inandırırdım. Sosyal hayattan elimi ayağımı çekip kendi kabuğumda yaşamayı tercih etmiştim. İçimden fotoğraf çektirmek bile gelmezdi çünkü kendim bile fotoğrafları beğenmez hemen silerdim telefonumdan.
Ve şimdi operasyondan 1 yıl sonra hissettiklerim; kocaman bir 'yaşama sevinci', mutluluk derken 'gerçekten mutluluk' . Hiçbir şeye üşenmemek harika, biri bir yeremi çağırdı anında giyinip , süslenip hiç çekinmeden gidebiliyor olmak çok güzel bir duyguymuş. Eskiden uzun süren faaliyetlerden nefret eden bir kişi olarak şimdi her türlü yorucu faaliyete koşarak giden biri olmak inanılmaz hoş geliyor bana. Düşmek korkusu hiç aklıma gelmiyor, ayağım takılsa bile hemen kontrolümü sağlayabiliyorum. Tansiyon sorunumu 'o da ne' diyorum artık bir kere bile rahatsızlanmadım ki; kilolar giderken hastalıklarımı da aldı götürdü benden, uyuyabilmek için operasyondan beri hiç ağrı kesici almadım. Kıyafet alırken veya denerken ki mutluluğu anlatamam. Kıyafetin üzerine yakışması insanı öyle mutlu ediyor ki, yağlarımın bir yerden fırlamaması öyle güzel bir duygu ki; bu mutluluk paha biçilemez. Her şeyden önce kendi kendini beğeniyorsun ve moralin inanılmaz yükseliyor. Müthiş bir özgüven artışı geliyor. Yürürken bacak içlerimin tombişliğinden kaynaklanan paytak paytak yürüme gidip te yerine gayet hoş ve zarif bir bayan gibi yürümeye başladığımı farkettiğimde içimden nasıl sevinçten havalara sıçramak geldiğini tahmin edemezsiniz, ancak bunu yaşayanlar bilir. Eskiden yüzüm genellikle asıkken, şuan gözlerimin içi bile gülüyor diyebilirim. Artık fotoğraf çektirmeye doyamaz hale gelirsiniz; yüzünüz gerçek şeklini alır, elmacık kemikleri çıkar, gıdı gider. Ben baya güzelmişim deyip, yüzlerce fotoğraf çekmeye başlar, aynalarla ve tartılarla barışık yaşar, kendinize bakmaya doyamazsınız. 
İyi ki Obezite Cerrrahisi var ve iyi ki doktorum sevgili
Metin Karadeniz hocam. Doktorumun işine olan titizliği, sabrı ve hastalarına gösterdiği itina ise takdire şayan. Sizi seviyoruz Metin Karadeniz. Bize hayatımızda bu mutluluğu kimse veremezdi. Hem fiziksel hem de psikolojik bu güzel değişimi sayenizde yaşamak paha biçilmez bir şey. Sonsuz teşekkürler.

Kübra Kavurucu Işık


Nereden nereye… Geçen sene bu saatlerde sabahleyin ameliyata girmenin heyecanı içerisindeydim. Doktorum sevgili Metin Karadeniz bey odaya geldi, dedi ki Kübra hanım gurubu kurdum az önce. Söylerken bile hocam heyecanlıydı. O kadar sevindim ki, çok değişik bir duyguydu bu. Bizler için emek sarfetmeye hazır fedakar biri vardı karşımda. Hocamın gözlerindeki ışıltı halen gözümde canlanıyor. Etrafımdaki herkesin karşı çıkmasına rağmen bu zorlu yola çıktım. En büyük destekçim sadece ve sadece eşim oldu. Sırf ben çok istiyorum diye. Elbette zorlu bir süreç oldu benim için. Hiçbirşey öylece kolayca olmadı. Ama sonuçları gerçekten harika oldu bence. Sanki yeniden doğdum. Başka bir insan oldum. Çok mutluyum bu mutluluğumu nasıl anlatırım sizlere bilmiyorum. İyi ki yollarımız sizinle kesişmiş Metin hocam. İyiki sizin hastanız olmuşum. Her zaman yanımdaydınız eminim ki hep te olacaksınız. Tek dileğim başarılarımız daim olsun. Gözlerinizdeki ışıltı asla bitmesin.

Gözde Hızlan


Dünyaya yemek yemek için gelmiştim sanki. Küçükken ilkokulda arkadaşlar arasında anket defterlerimizi doldururduk. Orada çeşitli sorular, hobileriniz fobileriniz tarzında. Her gün birine verirsin doldurulup geri verilir, ertesi gün heyecanla açıp okursun. Bir gün arkadaşım benim dolduracağım sayfanın hobileriniz bölümüne yemek yemek yazmış. O ana kadar bunun farkında değildim. Çok üzülmüştüm. Arkadaşlarımdan uzaklaşıp resmen kendimi dışladım. Sonra daha çok yemek yemeye başladım ve küçüklükten itibaren her geçen yıl daha da şişmanladım. Önüne geçemez bir hal almıştım ve ipin ucunu hiç yakalamaya çalışmadım. Ortaokul ve lise formam terzide dikildi. Yıl sonu gecelerini, müsamereleri, doğum günü partilerini hiç sevmezdim. Toplu beslenmeyle dağıtılan yemekle hiç doymadım. Bando takımında bana göre elbise yoktu mesela, o yüzden almamışlardı. 10 yaşındaydım ne kadar kırılmıştım, rencide olmuştum. Geçmişe baktığım zaman güzel günler geçirmedim, irade yoktu hiç. Uğraşmadım, belki tembellikten, belki bünyeden. Bilmiyorum ama Metin Karadeniz’den sonra ne irade zayıflığı, ne tembellik, ne üzüntü, ne hayal kırıklığı. Hepsinden kurtuldum. Bundan sonra eski kötü ve sağlıksız günleri unutmayıp bu günlerimizin kıymetini bilelim. Yemek yemek için yemeyelim, yaşamak için yiyelim. Bu güne kadar yaşadığım en güzel, en sağlıklı, en mutlu günlerim. Binlerce kez teşekkürler sevgili doktorum Metin Karadeniz. Sayenizde insan gibi yaşamaya başladım.
Özel mesajlardan gelen bir sürü soru var. Tabi ki en çok sorulan soru sarkma oldu mu, acı çektiniz mi, spor yapıyor musunuz? Merak edenlere duyurulur;
Tam 60 kilo verdim. Vücudumdan resmen bir insan çıktı. haliyle kişiden kişiye farklılık göstererek vücutta bir takım deformasyonlar yaşanıyor. O kadar kilo gitti, derimiz elastik yapıya sahip, fakat bır yere kadar. O koskaca gergin her an patlamak üzere olan görüntümden kurtulduğum yetmiyormuş gibi ufacık görünmeyen yerlerimden sarkmalar yaşamışım dert mi? Hiç dert değil. Eskiden full gerginim de ne oluyordu? Ne bir kıyafet, ne bir iç çamaşırı, ne doğru düzgün yürüyüş, ne güzel bir derin nefes. En kısa mesafelere bile taksiyle giderdim. Dışarıda yemek yemek çok masraflıydı. Sipariş verirken bile utanırdım, dünyaları yerdim doymazdım. Toplu taşımada 2 kişilik koltuğa ancak sığardım. Toplum içinde insanların bakışları nasıl rahatsız ediciydi. Yaşadıklarımı yazmaya kelimeler yetmez. Belki operasyon için karar aşamasında olan arkadaşlara vesile olur bu yazım. hepimiz aynı sıkıntılar içindeyiz biliyorum. Bütün bu olumsuzluklar yaşanırken hala daha ameliyata karar veremeyip korkanlar, acaba kilo verince oram buram sarkar mı diye soran arkadaşlar; ne kadar boş vakit geçirdiğinizin farkında mısnız? Bütün bu olumsuzluklardan kurtulmuşken bambaşka rahat bir hayat sürüp toplumda göze batmıyorken azıcık kolum sarkmış, azıcık göbeğim deforme olmuş dert mi? DEĞİL. BU arada bende sarkma yok. Çok spor yaptım, profesyonel olmasa bile yürüdüm, yüzdüm. Evde yaptığım her işi iş olarak değil de spor olarak gördüm. Kollarım da sarkmadı, halı sildim, koltuk sildim. Evden çıkamıyorum diye bahane yok, evde de yapacak çok şey var. Yeter ki yapmak isteyin.

Acı falan da hiç çekmedim, ertesi gün bile ameliyattan sonra normal hayatıma devam ettim. Ama ameliyattan önceki acılarım unutulmaz. 

Ecmel Olgaç


2013 Mayıs ayında, aynı günlerde iki arkadaşımın ısrarı ile bu obezite cerrahisini araştırmaya başladım. Tüp mide aklıma yatmıştı. İzmir’de iki doktor çıktı karşıma. Biri Metin Karadeniz idi. Nedense ilk Metin bey ile görüşmek istedim. İlk tanışmamızda daha 40 ameliyat gibiydi vaka sayısı. Ama içtenliği, ilgisi ve en önemlisi işini ciddiye alması beni etkiledi açıkçası.
Hastaneden taburcu olalı bir yıl oldu tamı tamına. Öncelikle hastanede yattığım süre boyunca ilgisini hiç esirgemedi doktorum. Geceleri bile telefonla durumumu takip etti. Cumartesi günü beni hastanede kontrole geldiğinde çok şaşırmıştım. Çünkü devlet hastanelerinde çok sık rastlanan bir durum değildir bu. 
Yavaş yavaş sağlığıma kavuştum. Bütün hayatım değişti diyebilirim. Şeker seviyem 90-105 civarı seyrediyor. En son Hemoglobin A1c değerim 5,5 ölçüldü. Facia durumunda olan karaciğer testlerim normalde. 10 yıldır ölüm riski ile yaşadığım uyku apnem geçti ve CPAP cihazım artık süs eşyası gibi duruyor. Beni çok mutlu eden bir kiloya geldim. Hedefime ulaşamadım, çünkü yaşam tarzım ve mesleğim önüme biraz engel çıkarıyor. Ama eninde sonunda hedefime ulaşacağım. Bu yüzden hocam tarafından GRUBUN EN YARAMAZ HASTASI ödülünü aldım.  
Mutluluğumu paylaşmak istedim bugün sizlerle. Bunu ancak yaşayanlar anlar. Morbid obez olup ta bu ameliyatı olmak için düşünmeyin bile. Çünkü Morbid obezitenin riskleri ve yaşadıkları zorluklar, hayat standardının yerlerde sürünmesi ve sürekli asansör gibi inip tekrar fazlasıyla yerine gelen kilolar ile yaşamanın hiçbir anlamı yok.
Size çok teşekkür ederim sevgili hocam. Yeni bir hayata başlama fırsatı yarattınız bana. Başarılarınızın devamını dilerim...

Bilal Şahin


Bir buçuk yılı neredeyse geride bırakırken -82 kilo ile devam bakalım. 76 kiloyum small bedeni de fit olarak giymek paha biçilemez. Yolda beni uzun zamandır görmeyen tanıdıklara kendimi tanıtma çabası, inanmayıp dalga geçme sen küçük olansın diyenlerle, kardeşim değil benim olduğumu inandırma çabası ile geride bıraktım 1,5 yılı. Hala ameliyat olmakta karar veremeyenler tavsiyem bir an önce karar verin sonra pişman olmayın keşke daha önce gitseydim diye 1,5 yıl ne ara oldu anlamadım bile, yok endoskopi yok sıra Metin bey acaba ne zaman arayacak derken -82 kilo. 

Ayşe Oray


Az yürüdüğümde bile soluk soluğa kalıyor,merdiven çıkamıyor, rahat uyuyamıyordum bile, fotoğraf çektirmek ise bana çok acı veriyordu, kendimi çok kötü hissediyordum. Eski halimi bilenler şişman halimle alay ediyorlar ve her defasında bana bunu hissettiriyorlardı. Aile içinde bile şişmanlığım başlıca eğlence konusuydu. Bu sevgili büyük doktorum Metin Karadeniz'in ismini duyuncaya kadar böyle sürdü. 2013 yaz başında ismini duydum, önce bu ameliyatı araştırdım, çok bilinmiyordu henüz şimdiki kadar. Daha sonra kendi cesaretimi toplayıp doktorumla görüşünce içimde geleceğe dair bir umut filizlendi. Ameliyat için gerekli bekleme ve sağlık kontrollerinden sonra nihayet 4 mart 2014’de 130 kilo ile girdiğim ameliyattan şu an 85 kilo ile yoluma ışıklar saçarak devam ediyorum. Bu bir mucize benim için, bunu gerçekleştirmemi sağlayan ise sevgili büyük insan Metin Karadeniz’dir. Kendisine sonsuz şükran, minnettarlık, saygı ve sevgiyle teşekkür ediyor, hala bu ameliyat için endişe edenlere ise hiç endişe etmemelerini tavsiye ediyorum. Obezite kader değildir.

Ayşe Betiay Uyar


Bu operasyonu olmadan önce yaşam kalitemin ne kadar korkunç boyutta olduğunu, bu gün bir kez daha anlamış oldum.
Geçmişte yaşadıklarım bu gün bana tamamen yabancı, eskileri hatırladıkça ne kadar aciz ve zavallı olduğumu anımsıyorum.
Ameliyat olmadan önce yoğun bakımda çalışan bir hasta bakıcının, biz obezlere taktığı ismi hatırladım bu gün. Yoğun bakımdayken sırt üstü dönmüş kaplumbağalar gibisiniz demişti. Ne güzel bir benzetme demiştim. Bu gün koskoca bahçeyi temizlemeye kalktığımda ise çekirgeye benzettim kendimi.
Hayatımda değişen şey o kadar çok ki; ben eski ben değilim.
Bu operasyon öncesi günde 4 kez, toplamda 145 ünite insülin vuruluyordum. Yüksek tansiyonum vardı. 8 yıldır onu da her sabah ilaçla kontrol ediyordum en son tiroid sorunum oluşmuştu, uyku apnem çocukluğumdan beri vardı, karaciğerimde yağlanma vardı. Yani kısaca yaşam kalitem sıfıra yakındı.
8 ay önce laparoskopik Roux-en-Y gastrik bypass ameliyatı oldum. Ertesi gün sabah ölçümünde şekerim normaldi (116). Tansiyonum 10-6 idi. Operasyondan bir buçuk ay sonra bir gece aniden horlamam kesildi. Tam 19 kilo vermiştim, uyku apnem bir gece de bitti.
En ufak bir hareket yapsam, nefes nefese kalıyordum, üstelik çok hareketli bir insandım. Ben yaşım gereği kilo verdikçe gençleşme yaşamayı beklemiyorum. Tüm yaşadığım "mucizelerimi" içime sindire sindire yaşamak istiyorum. Buruşan boynuma bayılıyorum mesela, çünkü o boyun benim için ayı boynu gibiydi, şimdi incecik ve zarif bana göre. İlk kez köprücük kemiğim elime geldiğinde şaşkınlığım günlerce devam etti. Kemiklerimi yeniden keşfetmeye başladım ve bundan çok hoşlandım.
Operasyon öncesi 56 beden pantolon giyiyordum, şimdi 44 beden giyiyorum
Ben bu operasyonda şiddetli kilo verenlerden biri değilim, ancak en fazla yandaş hastalığı olanlardan biriyim. İlk başta hastalıklarımın tümü bitti, sonra da önce hızlı, sonra yavaş kilolarım gitti.
Şimdi hocamın hedefine 9, kendi hedefime 11 kilo kalmış eski bir morbid obezim. Yavaş ve emin adımlarla her ay 1,5 -2 kilo kaybederek yoluma devam ediyorum.

Sevgili hocam Metin Karadeniz'e olan minnet borcumu, ancak onun istediği hedefe ulaşarak bir nebze ödemeye çalışacağım.

Gülseren Aksu


Metin hocama teşekkür etmek için o kadar çok sebebimiz varki… Teşekkürler hocam, sayenizde tüm olumsuzluklar hayatımızdan birer birer çıkıyorlar.
Öncelikle pozitif bakmak gerek, ruhunu beynini vücudunu hazırlamak lazım bu operasyona ve sonrası ameliyat olduğunda tamamen kişinin kurallara uyması gerek. Zamanında tahlillerin yapılması lazım hatta arada bir kan tahlilleri yaptırmasıda iyi olur herkes sürekli saç dökümünden bahsediyor benim zaten saclarım çok azdır ama şükürler olsun ciddi bir şekilde dökülmedi zira ilaçlarımı kullandım vede tamamen zeytinyağlı şampuan kullandım, kaldıki isterse kel kalayım ona bile razıydım yaşadığım olumsuzlukları düşündükçe.

Hele bir düşünecek olursak eğer merdivenleri çıkarken yardım almadan cıkamayan bizler, yaz gelince vücudumuzun hava almayan bölgelerinde oluşan yaralar, otobüse bindiğimizde yanımıza oturmak istemeyen insanlar, arkamızdan şişko diye alay eden çocuklar, bir mağazaya girdiğimizde hanımefendi size göre kıyafet satmıyoruz diyen tezgahtarlar, hatta birçok obez olan bayan arkadaşımızın eşlerinin onları beğenmemesi ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmemiz, getir getir o kolay kolay doymaz diyen eş dost akrabalar, aman sağlam yere otur o sandalye seni çekmez diyenler, daha sayılıcak o kadar çok olumsuzluklar varken bizi yeniden hayata döndüren sevgili doktorumuz Metin hocama teşekkür etmemiz için öyle çok sebep varki. Bunlar sadece birkaçı.

Aiye Çiğdem Ergin

Benim can doktorum… Metin Karadeniz... 19 eylül 2013’de hayatımı değiştiren kahramanımı Yüce Rabbim karşıma çıkardı. Onun sihirli elleri yeniden sağlığıma ve öz güvenime kavuşmama vesile oldu. Ona ne kadar teşekkür etsem, minnet duysam az. Dokuz ay oldu, ve giden 45 kilo. Benim bu kiloları ne yapsam vermem mümkün değildi. Bu kilo yüzünden çekmediğim çile, gitmediğim diyetisyen kalmadı. Kitap bile yazacak hale geldim. Ama çare bulamadım. Obezite ameliyatı son çare değil, gerçekten tek çare. Hala kilo vermeye devam ediyorum. Ayrıca canım doktorumun güzel ve zarif eşi, çok teşekkürler Nisar Karadeniz. Hep yanımızda olduğunuz, bize moral ve destek verdiğiniz için. Sizleri seviyorum ve çok mutluyum...